Maun Suresi Tesviri-2

Bu sûre bize şunları bildirmektedir:
İnsanlar yaptıkları iyilik veya kötülüğün karşılığı olarak mükâfat veyahut ceza göreceklerdir.
Herkesin bir gün olup da ettiklerini bulmaları Allâhü Teâlâ'nın inanılması gerekli kesin kanunu hak dînidir.

Buna inanmayıp da
"Dînin aslı yoktur; öldükten sonra ettiklerimizin mükâfatını veya cezâsını göreceğimiz de yalandır"
diyen adamların bulunması şaşılacak şeylerdendir ve düşüncesizliktir.



Âhirete cezâ gününe inanmıyanlar öyle kimselerdir ki:
Onlar öksüzü itip kakar; kendisinde Allah korkusu olmadığı için yüreği katıdır;
zayıflara insaf ve merhamet etmiyerek onları kakıştırır;
onlara hakaretle bakar; kovar ve azarlar.
Bu onların âdetlerindendir.
Demek ki bu huylar âhirete îmansızlık alâmetlerindendir.

Sonra böyleleri çaresizlerin ve yoksulların haline yiyeceklerine dair başkalarına bir teşvikte de bulunmazlar.
Bunları hiç düşünmezler. Ne kendileri doyurur ne de vakti hali yerinde olanların bakıp gözetmeleri için kayırır tavsiye ve yardımlarda bulunur.
Hiçbir suretle fakir ve düşkünlerin halini düşünmez böylelerine bakmaz ve bakılmasına taraftar olmaz.
İşte bu gibi insafsızlıklar dîne ve âhirete inanmıyan kimselerin huyudur. Bu kötü huylar onlar için tabiîdir.

Fakat asıl şaşılacak şey dindar görünenlerin bu kötü huylarla huylanmalarıdır. Bu sûre bize şunu da tâlim ediyor ki: Dînin rûhu Allâh'ın buyruklarına üstün bir saygı ile bağlanmaktır. Namaz da dînin direğidir. Namaz kılmak Allâh'ın huzurunda durmaktır. Böyle yüksek bir huzurda olduğunu düşünmiyerek namazın önemini takdir etmiyerek baştan savma yapmak yahut Allâh için ve temiz bir niyetle kılmayıp dünyevî bir fayda düşüncesiyle ve başkaları görsün diye kılmak; malının zekâtını vermemek ve hattâ kimseye bir yardımda bulunmamak ve nekeslik etmek Allâh yanında büyük bir cezâya sebeptir.

Bunların bu halleri dinsiz ve îmansız olanların yetimi itip kakıştırmasından fakirleredüşkünlere yardım etmemesinden daha ziyade kötüdür ve yazık bu gibilere.


Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla.



1- Gördün mü o dini yalanlayanı



Ey Muhammed Allahın sevap vereceğini ve cezalandıracağını yalanla*yan kişiyi gördün mü O kişi bu sebeple

Allahın emrini tutup yasağından kaçın*maz.

Âyette zikredilen "Din" kelimesinden maksat Abdullah b. Abbas´a göre "Allahın hükmü" İbn-i Cüreyc´e göre ise "Hesaba çekilme" demektir.



2-3- Yetimi itip kakan yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen işte O´dur



"Yetimi itip kakan" ifadesi Abdullah b. Abbas ve Mücahid tarafından "Yetime hakkını vermeyen onu doyurmayan" şeklinde Katade ve Dehhak tara*fından "Yetimi ezen" şeklinde Süfyan es-Sevri tarafından da "Kovalayan" şek-İinde izah edilmiştir.

Âyet-i kerimede hesaba çekilmeye inanmayan kimsenin kendisi bizzat hayır ve hasenat yapmadığı gibi başkalarım da bu hususta teşvik etmediği beyan edilmektedir.



4- Vay o namaz kılanlarını haline

5- Ki onlar kıldıkları namazdan habersizdirler.



"Onlar kıldıkları namazdan habersizdirler." şeklinde tercüme edilen âyet-i kerimemüfessirler tarafından çeşitli şekillerde izah edilmiştr.

Abdullah b. Abbas Mesruk Ebudduha İbn-i Ebza Sa´d b. Ebi Vakkas ve Müslim b. Sübeyh bu âyeti şöyle izah etmişlerdir: "Vay haline o namaz kı*lanların ki onlar namazlarını vaktinde kılmazlar. Onu vaktini geçirdikten sonra kılarlar."

Abdullah b. Abbas ve Mücahid´den nakledilen başka bir görüşe göre on*lar bu âyet-i kerimeyi şöyle izah etmişlerdir: "Vay o namaz kılanların haline ki onlar devamlı namaz kılmazlar. İnsanların kendilerini gördüğü yerde gösteriş olsun diye namaz kılargörmedikleri yerde namazı terkederler."

Mücahid Katade ve İbn-i Zeyd´den nakledilen diğer bir görüşe göre âyetin manası şöyledir: "Vay o namaz kılanların haline ki onlar namazlarına karşı gevşektirler ve namazlarından gafildirler."

Taberi bu âyetlerin şu şekilde izah edimesinin daha doğru olacağını söy*lemiştir. "Vay haline o kimselerin ki. namazlarına karşı gaflet içindedirler. Baş*ka şeylerle meşgul olarak bazan namazı terkederler bazan da vaktini geçirirler." Taberi âyetin böyle izah edildiği takdirde "Namazı terkedenier ve namazın vak*tini geçirenler" şeklindeki iki görüşü de kapsayacağını bildirmiştir. Taberi âyetin böyle izah edildiği takdirde "Namazı terkedenier ve namazın vaktini geçirenler" şeklindeki iki görüşü de kapsayacağını bildirmiştir. Taberi bu görüşü*ne dair iki hadis-i şerif zikretmişir. Bunlardan biri Sa´d b. Ebi Vakkas´tan rivayet edilmiştir. Sa´d diyor ki: "Ben Resulullahtan namazlarına karşı gaflet içinde olanlardan sordum. Buyurdu ki: "Onlar namazlarının vakitlerini geçirenlerdir." hadisidir. Diğeri ise Ebu Berze el-Eslemi tarafından rivayet edilen şu hadis-i şe*riftir. Ebu Berze diyor ki: "Onlar o kimselerdir Jti namazlarına karşı gafildirler." âyet-i kerimesi nazil olunca Resuluüah şöyle buyurdu: "Allahu ekber bu namaz sizin için herbirinize bütün dünya kadar şeyler verilmesinden daha hayırlıdır. Namazına karşı gafil olan kimse kıldığı namazdan hayır ümid etmeyen ve kıl*mamaktan dolayı rabbinden korkmayan kimsedir."




6- Onlar gösteriş yaparlar.



Onlar öyle kimselerdir ki namaz kıldıkları zaman gösteriş yapmak için namaz kılarlar.
Çünkü onlar Allahin sevap vereceğini ümid ederek ve cezalan*dırmasından korkarak namaz kılmazlar.
Sadece müminlerin kendilerinin namaz kıldıklarını görüp mümin sanmaları
ve böylece mallarını ve canlarını korusunlar diye namaz kılarlar.

Âyette zikredilen "İnsanlar"dan maksat Resulullah döneminde kafirlik*lerini gizleyen münafıklardır.

Mücahid Dehhak ve Abdullah b. Abbas bu kişileri bu şekilde açıklama*lardır.



7- Onlar başkasına en ufak yardmi esirgerler.



Onlar insanların kendilerinde bulunan herhnagi bir şeyden faydalanma*larına engel olurlar.

Âyette zikredilen ve "En ufak yardım" şeklinde tercüme edilen "Mâûn" kelimesinden neyin kasdedildiği hakkında müfessirler çe*şitli izahlarda bulunmuşlardır:

Hz. Ali Abdullah b. Ömer Said b. Cübeyr Katade Hasan-1 Basri Mu-hammed b. el-Hanefiyye Dehhak ve İbn-i Zeyd burada zikredilen "Mâûn" keli*mesinden maksadınAllahın farz kıldığı zekat olduğunu söylemişlerdir.

Abdullah b. Mes´ud Said b. Iyad İbrahim en-Nehai Said b. Cübeyr Ebu Malik ve Abdullah b. Abbas´tan nakledilen diğer bir görüşe göre "Mâûn" keli-´ meşinden maksatkomşulukta bulunma ve emanet olarak eşya vermektir. Ab*dullah b Mes´ud bunlarınbalta keser kova gibi şeyler olduklarını söylemiştir.

Muhammed b. Ka´b el-Kurezi ise "Mâûn"un iyilikte bulunmak olduğunu söylemiş Said b. el-Müseyyeb ve Zühri ise Mâûn´un mal demek olduğunu söy*lemişlerdir. Taberi Mâûn´un insanların faydalanacağı herşey şeklinde izah edil*mesinin âyetin genel ifadesine daha uygun düştüğünü söylemiş böylece Mâûn´a engel olanların komşuluğa engel olanları da Allahın mallarında farz khdiği ze*katı vermeyenleri de kapsayacağını söylemiştir.


Maun Suresi Faziletleri


Maun Suresi İniş Sebebi





Hiç yorum yok :

Yorum Gönder